Plaj Voleybolu – Geçmiş Zaman Olur Ki – 2
Merhaba Sevgili Voleybol Aktüel Takipçileri,
Önceki gün ilkini yayınladığımız pehlivan tefrikalarının ikincisi ile karşınızdayım.
İlk yazımın yayınlanmasının ardından paylaşılan sosyal medya mecralarında öyle güzel etkileşimler oldu ki, Savaş kardeşimin ısrarını daha iyi anlayıp keşke daha önce yazmaya başlasaydım demedim de değil!
‘Nasip bugünlereymiş demek ki’ diyerek başladım ikinci yazıya…
Yıl 1989.
Kasım ayı sonları Bakırköy Spor’da oynuyorum ve bir maç için Burhan Felek Spor Salonu’na (o zamanki ismi buydu) gittik, kapıda benim plaj voleybolundaki ortağım Hüseyin ile karşılaştık. Hüseyin de o sene Kurtuluş’ta oynuyor.
‘Vay ortak, nasılsın iyi misin?’ faslından sonra, ‘’Ya ortak, insan, takım arkadaşını düğününe çağırmaz mı? demez mi?‘’
‘Ne düğünü kardeşim, o iş yattı’ deyince ‘O zaman 3 gün sonra bir yemekli toplantımız var seni biriyle tanıştıracağız , eşimin çocukluk arkadaşı. Adı da Pınar.’’ dedi.
Seferihisar’da akşamları benim, şarkılı, fıkralı performansımı görünce, Hüseyin ‘in eşi Nalan, ‘’ Ya Hüseyin, senin bu arkadaşın İlker ile benim arkadaşım Pınar ne güzel olur ‘’ deyince , Hüseyin de benim sözlü olduğumu söylemiş. Bizim iş yatınca, Pınar ile tanışmak farz oldu:)
3 Aralık 1989 günü Nişantaşı İlyas Restoranda Pınar ile tanışacağız ama ben oradaki hanımefendilerden sadece Hüseyin’in eşinin ismini biliyorum bir de Pınar’ın. Çünkü salona girip Nalan’ı gördüğümde yanındaki kızın Pınar olmaması için dualar ediyorum 🙂
Nalan beni karşıladı ve yanındaki hanımefendi ile tanıştırdı,
Allah’ım kızın ismi Pınar değil, nasıl mutlu oldum, kızı sarılıp öpmüşüm ama yanında bir kız daha var ki eyvah eyvah. Keşke öbürü Pınar olsa dedirten cinsten 🙂
Allah o da Pınar değil.
‘Yahu bu Pınar nerede diye?’ Nalan’a sorduğumda yandaki masayı gösterdi ama masada kimse yok, meğerse küpesi düşmüş ,masanın altında onu arıyormuş 🙂
Kafasını kaldırdı o akşam evlenmeye karar verdik!
Zaten kaçırılmaması gereken Balayı programı da var . Yaşasın 🙂
Biz düğün tarihini 19 Haziran’a alınca ilk turnuva olan 2. Seferihisar turnuvası 20 Haziran’ a ertelendi.
Düğünden çıkıp, Gelinlik ve Damatlıkla uçağa binip soluğu İzmir’de aldık.
Burada Kenan Bengü ve Canip’in hakkını ödeyemem.
Hava alanından son model beyaz bir BMW araba ile alıp, Seferihisar‘a getirdiler.
Neptün Village’ın ana giriş kapısı çiçeklerle örülmüş koca bir tak olmuş, içeride bütün arkadaşlarla birlikte, Tatil Köyündeki tüm yabancı turistler karşılıklı kortej olmuşlar, balayı odamıza kadar kafamızdan aşağı konfeti ve çiçekler atarak karşıladılar.
Ancak turnuvada geçen seneki başarılı performansı sergileyemedim nedense (!)
İlk turda elendik. Muhteşem bir dört gün yaşadık. Canip Özkul’a bir kez daha teşekkür ederim, dört gün boyunca bizden ekstraları dahi almadı. 😉
O sene Temmuz ayında Türkiye’de ilk kez resmi plaj voleybolu organizasyonu yapmaya karar verildi. Bu turnuva Ataköy’de Demirköy Tatil Sitesinde yapılacak, üçerli oynanacaktı ve herkes kendi arkadaşını davet edip organizasyonu uluslararası bir hale getirecekti. Nitekim beklenen oldu.
ABD, Almanya, Yugoslavya, Norveç, Avusturya, İran, Çekya vs.
Pek çok takım İstanbul’a geldi. Üçerli olması daha kolaydı, benim takım arkadaşlarım Mehmet Karagemicioğlu ve Dayk Çorapları ve LA GEAR markalarının sahibi pasör Selçuk. Aynı zamanda turnuvanın kıyafet sponsoru.
İlk turda çekilen kurada ABD’nin iki numaralı takımı çıktı. Heyecanla maç saatimizi beklerken Dünya Baltacıoğlu’nun beni çağırdığını söylediler. Maçların başlamasına yarım saat var ve ben odaya girdiğimde karşımda üniversitenin dekanlar kurulu gibi dört kişilik bir heyet beni karşıladı.
Dünya Baltacıoğlu, Kenan Bengü, Metin Görgün ve Ahmet Gülüm.
Dünya söze başladı.’ İtalya’da bu turnuvada çok önemli bir karakter var. Maçları seyircilere anlatan bir sunucu. Bu kişinin voleyboldan anlaması gerekiyor, sahadaki oyuncular tarafından tanınıp sevilmesi gerekiyor, diksiyonunun iyi olması gerekiyor ve aynı zamanda espritüel olması gerekiyor’ dedi.
Ben her söylediğini onayladım ve ‘’Bu işi kim yapacak çok güzel bir uygulama’’ dedim. Onlar da ‘Biz böyle birini bulduk’ dediler.
’Hadi ya kim bu’’ dediğimde Dördü birden parmaklarıyla beni işaret edip ‘’SEN’’ dediler.
Ben şok!
Hayatımda hiç böyle bir şey yapmadığım gibi Türkiye’de de başka bir örneği yok.
Halit Kıvanç, Mehmet Ali Erbil, Erkan Yolaç gibi herkesin bildiği yarışma ve sahne programlarını sunan sunucular var ama Plaj Voleybolu Türkiye’de ilk kez oynanan bir spor ve sunucusu yok.
Her şeyi kendim yapacaktım.
Doğal olarak cevabım HAYIR oldu.
Dördü birden bastırıyor, ‘yapacaksın’ diyor ve ben de direniyorum ‘YAPAMAM ‘diye.
En sonunda Dünya noktayı koydu.
‘Abicim, ya bu sunuculuğu yaparsın ya da seni oynatmıyoruz’
Aman Allah’ım mahallede, topu olan zengin çocuklar gibi, top benim istediğimi oynatırım modundalar.
‘Tamam’ dedim çıktım.
Acayip sinirliyim. Bizim çocukların yanına geldim, turnuvadan ihraç olduğumuzu söyledim. Mevzu anlaşılınca Selçuk fırladı . ‘Eğer İlker oynamıyorsa, ben de turnuvanın formalarını vermiyorum’ dedi.
Haydi buyurun bakalım 🙂
Turnuva başlayacak herkes üstü çıplak, bekliyor.
Dünya yanıma geldi, ‘Oğlum inat etme, gel yap şu işi herkesi kurtar.’’
Ben dedim HAYIR
O zaman Dünya dedi ki ‘Ulan, maçlarını oyna, maç aralarında bir dene’
Tamam, bu olurdu. Kabul ettim ve turnuvanın geleceğini kurtardım. 🙂
İlk zamanlar kendi sesimden ürksem de turnuvadan elenince bu işi iyice benimsedim.
Hiç de fena gitmedi. Bayağı hoşuma da gitmeye başladı. Kafa mikrofonu ile konuşuyordum .
Altınyurt Spor Kulübü’nden Murat Kipritoğlu isimli genç ha bire bana ‘Dünya Baltacıoğlu’ndan sufle getiriyordu.
Ben de onları allayıp, pullayıp seyircilere aktarıyordum.
Turnuvanın en enteresan anısına gelince;
Ata Onar, Cem Sapmaz ve Payidar Demir’den kurulu takımın, Payidarın yetişememesi sonucu Nalan Ural ‘ı kadroya alması ve Nalan’ın müthiş oyunu sonunda rakiplerini mağlup etmeleriydi!
Türk takımları arasında en büyük başarıyı, finalde Alman Milli Takım oyuncularına 2-1 kaybederek 2. olan Kenan Bengü-Tamer Çamlıbel- Volkan Ulusoy elde etmişti.
Evet, Türkiye Plaj Voleybolunu ve beni sevmişti.
Bir sonraki yazıda buluşmak üzere…